6 Kasım 2007 Salı

EN KOLAY TEFSİRDE FATİHA (cezairi)



FATİHA SÛRESİ



Mekke Döneminde İndirildi


Ayet Sayısı: 7


Cüz 1, Sûre 1


1- Affeden ve bağışlayan Allah'ın adıyla.


2- Övgü ve ibadet, her şeyi yaratan ve idare eden Allah'a aittir.


3- Affeden ve bağışlayandır.


4- Hesap sorma gününün sahibidir.


5- Rabbimiz! Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz.


6- Bizleri doğru yola ilet.


7- Nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapık­ların yoluna değil.[1]



Sözlük



Sözlükte, açıklama ve izah etme anlamındadır.[2] İslâmı kullanımında; Allah'ın sözünden kastettiği şeyin anlaşılması için yapılan açıklamaya denir. Böylece emir ve yasaklarına uyul­muş olur. O ayetlerini[3] gösterdiği doğru yol tutulmuş ve orada geçen olaylardan dersler alınmış olur. Sûre, Allah'ın kitabının bölümlerinden her birine verilen isim­dir. En küçük sûre üç ayetlidir. Diğerleri ise üç ayetten faz­ladır. Kur'an-ı Kerim'in sûreleri yüzondört tanedir. Bakara sûresi en uzun, Kevser sûresi ise en kısa sûredir.


Fatiha. Her şeyin başlangıcı için onun fatihası denir. Kur'an-ı Kerim'in başlangıcı da: "Elhamdülillahi Rabbilalemin" diye başlayan sûredir. Onun için bu sûreye Fatiha sûresi denil­miştir. Fatiha sûresinin pek çok ismi vardır."[4] Bunlardan bazıları: Ümmül Kur'an (Kur'an'm anası) Sebül Mesani[5] (Sü­rekli tekrarlanan yedi) Ümmül Kitap (Kitabın anası)[6] ve Üm-müs Salat (Namazın anası)dır.


Mekki. Sûrelerden Mekke'de inmiş olanlar. Medeni ise, Me­dine'de inmiş olan sûrelere denir. Mekke'de inmiş olan sûreler genel olarak inanç esaslarının açıklanmasından, bunları delil­lerle ortaya koymaktan ve bu esasları zihinlerde iyice yerleştirmek için çeşitli örneklerle açıklamalar yapmaktan bahseder. İnanç esaslarının en büyüğü ise: İbadet konularında Allah'ı birlemek, yalnız ona ibadet etmek, Allah Rasûlü'nün s peygamberliğine inanmak, öldükten sonra dirilmeyi ve ahiret hayatının varlığını kabul etmektir. Medine'de inen sûreler ise, çoğunlukla, kanunları ve helâl-haram ölçülerini açıklar.


Ayetler. Ayet kelimesinin çoğuludur. Alâmet ve işaret manalarına gelir. Bu sözlük manasıdır. Kur'andaki özel manası: Al­lah kelâmından olan her bir cümleye ayet denir. Bunlar insan­lar için doğru yolu gösterirler. Cenab-ı Hakk'ın kudretine, var­lığına ve ilmine dair nişanlar taşırlar. Muhammed (s.a.v.)'in peygamberliğini isbat ederler. Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin sayısına gelince, bunlar altıbin ikiyüzden fazladır.[7] Fatiha sûresi, besmele hariç, yedi ayettir.[8]


Allah'a sığınmak.[9]


Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.[10]



Sözlük



Sığınmak. Uzaklaşma sözü. Kulun, "kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım", demesidir. Allah'a sığınmak manasına gelir.


Sığınırım ve korunurum.


Allah'a. Her şeyin Rabbine, her şeye gücü yetene, her şeyi bilene ve öncekilerin ve sonrakilerin ilâhına.


İblis; şeytan. (Allah'ın laneti onun üzerine olsun!) Kovulmuş. Her türlü rahmetten ve hayırdan kovulmuş, uzak­laştırılmış.


Allah'a sığınmanın manası: Kovulmuş şeytanın beni saptırmasından veya Kur'an okurken beni şüpheye düşürüp Rabbime isyan ettirmesinden beni ya­ratan Aüah'a sığınırım ve onunla korunurum, demektir.


Allah'a Sığınmanın Hükmü: Kur'an okumak isteyenler için Allah'a sığın­mak sünnettir.[11] Bu da genellikle şu şekilde olur: "Eûzubillahimineşşeytanirracim" Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım; önce Allah'a sığınır, sonra da okurum... Yine kendisine kızgınlık gelenin veya aklına kötü şeyler gelen kimsenin de Allah'a sığınması çok güzel bir şeydir.



Bısmıllahırrahmanırrahım. [12]



Sözlük



Besmele, Kulun, Bismillahirrahmanirrahim, demesidir.


İsim. Kendisini başkalarından ayırmak ve tanınmak için alâmet olarak konan sözcüktür.


Allah. Cenab-i Hakk'ın zatı İçin (Özel) isimdir. O ençok bu isimle bilinir.[13]


Rahman. Allah'ın sıfat-isİmlerİnden biridir. Rahmet kelimesin-mh den türemedir. Cenab-ı Hakk'ın çok merhametli olduğunu gös­terir.


er-Rahiymu: Rahim. Allah'ın sıfat-isimlerinden biri de budurl ve rahmet kelimesinden türemedir. Manası, dünya ve ahirette kullarına çok merhamet eden, demektir.[14]


Besmelenin manası: Kur'an okurken, affeden ve bağışlayan Allah'ın is­miyle bereketlenerek ve ondan yardım alarak okumağa başlarım, demektir.


Besmelenin hükmü: Kur'an-ı Kerim'deki her sûreyi okumaya başlarken kulun besmele çekmesi kendisinden istenir. Ancak Tevbe sûresi okunurken besmele çekilmez. Cemaatle kılınırken Fatiha'nm açıktan (sesli olarak) okun­duğu farz namazlarında da besmele içten, sessizce söylenir.


Yeme ve içme esnasmda,[15] elbise giydiğinde, camiye girerken ve çıkar­ken, bir şeye binerken ve insanın aklına gelen her güzel işte kulun besmele çekmesi sünnettir.[16] Yine hayvan kesme anında da besmele çekilmesi gerek­mektedir, farzdir.[17]



1- Övgü ve ibadet, herşeyi yaratan vet idare eden Allah'a aittir. [18]



Sözlük



Övmek. En güzel özelliklerle anmak. Verdiği nimetlere karşı şükretmek.


Allah içindir. Bütün övgü ve ibadet yalnız O'na aittir.


Rab. Kainatın yaratıcısı. Terbiye edicisi ve sahibi.


Alemler. Allah'tan başka her şey. Bütün bir kainat. İnsanlar, cinler, melekler, hayvanlar, bitkiler ve diğer cansız varlıkların hepsi. [19]



Açıklama



Allah-u Teâlâ, her türlü övgü ve medhetmenin, ibadet ve şükretmenin sa­dece kendisine ait olduğunu haber vermekte, en mükemmel ve her türlü nok­sanlıklardan uzak olma özelliğine sahib olmanın ancak kendisine ait olduğunu bildirmektedir. Çünkü her şeyin yaratıcısı ve sahibinin kendisi olduğu gerçe­ğini haber vermektedir. Dolayısıyla bize düşen, sadece Allah'a ibadet etmek ve onu övgüyle anmaktır.


(3) Fatiha Sûresi Kur'an'daki en faziletli sûrelerdendir. Buhari'nin hadis kitabında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Sana Kur'an'daki sûrelerin en faz­iletlisini öğreteyim. Bunun benzeri Tevrat'da da, İncil'de de indirilmedi. Bu, el-hamdülillahi, diye başlayan sûredir."


2- Affeden ve bağışlayandır.


Bu iki kelimenin izahı besmele konusunda geçmişti. Bunlar Cenab-ı Hakk'ın isimlerindendir ve onun iki özelliğidir. "Elhamdülillahirabbilalemîn. Errahmanirrahiym" ayet-i kerimelerinde bu açıkça gösterilmiştir. Allah'a karşı övgü ifadesi içermekte ve her türlü ibadet ve şükrün sadece O'na ait olduğunu bildirmektedir. O'nun merhameti ve bağışlayan olduğunu göstermektedir.



3- Ahiret gününün sahibidir. [20]



Sözlük



Mülk sahibi. Dilediği şekilde yaratan ve yarattıklarını idare eden.


Emir sahibi. Yasaklar koyan, kendisine tâbi olunan. Tartışma­sız olarak her konuda kesin hüküm sahibi.


Din günü, hesap günü. Mükâfaat ve ceza günü. Bu, kıyamet günüdür. O gün Allah herkesin yaptığı şeylere göre ceza ve mükafaatım verir. [21]



Açıklama



Allah-u Teâiâ övülmektedir. Çünkü kıyamet günü herkesin ceza ve mü-kâfaatını o verecektir. Kıyamet günü Allah'tan başka hesap sormağa, mükâfa­at veya ceza vermeğe hiç kimse yetkili değildir. [22]



Sonuç



1- Cenab-ı Hak övgüye en lâyık olandır. Onun için hem kendini övmekte


ve hem de kullarının kendisini övmeleri gerektiğini bildirmektedir.


2- Övgü bir gerekliliğin sonucudur. Eğer ortada övgüyü gerektirmeyen bir şey yoksa, övgü de manasız ve boştur. 3- O övgü temelde yalan olur. İşte bu­nun için Allah kendisini överken ve bizlere onu sevmeyi emrederken bunun sebebini de izah etmektedir. O sebeb: Cenab-ı Hakk'ın şu âlemin yaratıcısı olduğu, affediciliği ve bağışlayıcılığı ve hesap gününün sahibi bulunduğu, gerçeğidir.


4- Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım isteriz. [23]



Sözlük



Sadece sana, demektir.


İbadet ederiz. Severek ve isteyerek sana ibadet ve itaat ede­riz.


Yardım isteriz. Senden yardım isteriz. Sana ibadet etmek için senin yardımını taleb ederiz. [24]



Açıklama



Allah-u Teâlâ burada, dualarımızda nasıl davranacağımızı ve neleri vasıta ederek O'ndan isteyeceğimizi bizlere öğretmektedir. Bunları da şu kelâmıyla ortaya koymaktadır: Allah'a hamdedin, O'na şükredin, O'na itaat edin ve sadece O'na ibadet edin. O'na asla ortak koşmayın. Sadece Allah'tan yardım isteyin ve O'ndan başkasından kaüyyen yardım İstemeyin! [25]



Sonuç



1- Dua âdabı öğretilmiştir. Duayı yapacak olan, önce Allah'a hamd ve şükreder. Bu sıraya bir de Peygamberimize salât ve selâm sünnet olarak ilâve edilmiştir. Bundan sonra kişi ihtiyacını Cenab-ı Hakk'tan ister.


2- Allah'tan başkasına ibadet edilmez. O'ndan başkasından yardım istenmez.[26]



5- Bizleri doğru yola ilet. [27]



Sözlük



Bizi ilet. Bizi doğru yola ilet ve bizleri o yolda sürekli sabit tut.


Yol. Allah'a ve O'nun rızasına, cennetine ve nimetlerine varılan yoldur. Bu da İslâm'dır. Allah'a teslim olarak ona kavuş­ma yoludur.


Dosdoğru. Hakikat'den en ufak bir şekilde ayrılmamak. Doğruluktan sapmamak. [28]



Açıklama



Bu ayet-i kerime Cenab-ı Hakk'm öğretmesiyle kulun, kendisi ve kar­deşleri için istekleri hakkındadır. Kul, Allah'a hamd ve şükrettikten sonra, ibadetin sadece O'nun için olduğunu, Allah'ın burada bildirdiği şekilde, dile getirecektir. Ayet, doğru yola iletilmeyi Cenab-ı Hakk'dan istemek gerektiğim ve yardımın ancak O'ndan taleb edileceğini ve ondan başkasından asla isten-miyeeeğini öğretmekte, İslâm yolunda devamlı olmayı ve ondan ayrılmamayı taleb etmektedir. [29]



Sonuç



Allah'a dua teşvik edilmekte. O'na tam teslimiyet anlatılmakta ve ibade­tin sadece O'na ait olduğu ortaya konmaktadır. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz: "Dua ibadettir."[30] buyuruyor.



6- Nimet verdiklerinin yoluna ilet. [31]



Sözlük



Nimet verdiklerin. Bunlar: Peygamberler, sadıklar, şehitler ve Kur'an ve Sünnet yolunda doğru hareket edenlerdir. Kısaca kendilerine iman ve doğru amel bahşedilen herkesi kapsamak­tadır. [32]



Açıklama



Allah'a inanmış kul, önceki ayet-i kerimede kendisi ve kardeşleri için doğru yolu istemişti. Ayette doğru yol genel olarak zikredilmiştir. Bu ayette de doğru yolun özellikleri açıklanmaktadır. Kendilerine iman ve salih amel bahşedilmişlerin yolu olduğu anlatılmaktadır. Gazaba uğrayanların ve sapık­ların yolundan koruması Allah'tan istenmekte ve sürekli doğru yolda ilerleme taleb edilmektedir. Bu yolun da iman ve doğru amel üzerine oturtulmuş olan İslâm olduğu haber verilmektedir. İnkârdan, şirkten ve isyandan uzak tutması Cenab-ı Hakk'tan dua ile istenmektedir.[33]



Sonuç



1- Nimetleri itiraf etmek gerektiği vurgulanmaktadır.


2- Güzel olan örneğin arzu edilmesinin yerinde bir şey olduğu anlaşıl­maktadır.


7- Gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. [34]



Sözlük



Başkası, başka, bir şeyi diğerlerinden ayıran edat sözcüğü.


Gazaba uğrayanlar. Küfründen ve yeryüzünde fesat çıkarma­sından dolayı Allah'ın gazabına uğrayanlar. Örneğin yahudiler.


Sapıklar, hak yoldan ayrılıp da Allah'dan başkasına ibadet edenler. Allah'ın koyduğu ölçülerden ayrılanlar.[35] Hıristiyan­lar gibi. [36]



Açıklama



Ayet-i kerimede, inanmış kul Rabbinden doğru yolu istemektedir. Arka» sından bu yolun özellikleri açıklanarak kendilerine nimet verilenlerin yolu olduğu söylenmektedir. İman, ilim ve salih amel nimeti, diye yolun vasfı or­taya konmaktadır. Daha sonra hak yolda sürekli kalma ve o yolda ilerleme taleb edilmekte, sapıklardan ve gazaba uğrayanlardan olma korkusuyla bunlar­dan uzak tutması Allah'tan istenmektedir. [37]



Sonuç



Doğru yolda gidenlerin yoluna girmek teşvik edilmiştir. Sapıkların yolun­dan sakındırılmış ve kötü olduğu bildirilmiştir. [38]








[1] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/25.



[2] Tefsir: Bir şeyin manasım açığa çıkartmaya denir.



[3] Ayet: Sözlükte alâmet işaretve delil manalarına gelir.



[4] İtkan kitabının yazarı, Fatiha süresinin yirmiden fazla ismi olduğunu yazmış­tır. Ancak Hadislerde bu saydığımız (Fatihatül Kitab, Ümmül Kur'an, Sebül Mesani ve Ümmül Kitab) isimlerinden başkası zikredilmemiştir.



[5] Namazda her rekatte tekrarlandığı için bu isimle anılmıştır.



[6] Kur'an'm içermiş olduğu inanç, ibadet, kanun ve haberlerin özünü kapsadığı için bu isim verilmiştir.



[7] Buradaki sayı kıraat imamlarının ayet duraklarında farklılık göstermelerinden ileri gelmektedir. Yani sûrelerdeki cümle sayılarındaki farklılıklardan kay­naklanmaktadır. Buna göre altıbin altıyüz altmışaltı ile daha az sayılı olduğunu söyleyenlerin arasında hiç bir fark yoktur. Bir harf dahi eksik veya fazla değildir. Sadece cümle sayılan artmakta veya eksilmektedir.



[8] Bazıları demişlerdir ki, yedinci ayet Besmeledir. İmam-ı Şafii bu görüştedir. Onun için Besmelenin de namazda okunmasının farz olduğunu söyler. Tercih edilen görüş ise, Besmelenin Fatiha sûresinin ayetlerinden olmayışıdır. Fatiha sûresinin yedinci ayet-i kerimesi "Gayril mağdubi aleyhim ve leddallin"dir. "Sıratellezİne en'âmte aleyhim" de altıncı ayettir.



[9] Kötü şeylerden Allah'a sığınmak için yapılır. Güzel şeyleri Allah'tan istemek için de yapılabilir.



[10] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/25-27.



[11] Çünkü Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: "Kur'an okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan Allah'a sığın" (Nemil sûresi).



[12] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/27-28.



[13] Allah ismi, Cenab-ı Hakk'tan başkası için kullanılmaz.



[14] İsa (a.s.)'ın: Rahman dünya için, Rahim de ahiret içindir, dediği nakledilir. Pey­gamber Efendimiz: "Allah dünya ve ahiretin rahmanıdır, dünya ve ahiretin ra-himidir." buyurmaktadır. Bu daha geneldir.



[15] Efendimiz buyuruyor ki: "Besmele çek ve sağ elinle ye."



[16] Hadis-i şerifte: "Akla gelen her hayırlı işe besmele ile başlanmaz ise o iş noksan olur" buyuruluyor.



[17] (Besmele konusunda alimler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazı alimler, her konuda besmele çekmek farzdır, derken bazıları, sünnet olduğu yerler de vardır farz olduğu yerler de vardır, demişlerdir. Bazı alimlere göre de her ne olursa olsun besmele çekmek farz değil sadece sünnettir. Yaptığımız araştır­maya göre bu son görüş delil açısından daha ağırlıklıdır.) Yayın danışmanı.



[18] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/28-29.



[19] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/29.



[20] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/29-30.



[21] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/30.



[22] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/30.



[23] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/30-31.



[24] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/31.



[25] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/31.



[26] (Allah'tan başkasından yardım istenmez, ifadesinden, ancak yaratıcıya ait olan özellikler kasdedilmektedir. Örneğin, hiç kimse Allah'tan başkasından nzık is­teyemez. Hayat vermesini, yaratmayı isteyemez. Çünkü bu Özellikler sadece Allah'a aittir. Fakat yaratılmışlar da kendi güçleri ve özellikleri çerçevesinde birbirlerine yardım edebilirler, birbirlerinden kendi güçleri dahilindeki konu­larda yardım isteyebilirler. Böyle bir yardımlaşmayı zaten Allah emretmekte­dir. Bu iki çeşit yardım istemeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Allah'tan is­tenmesi gereken şeyler, kullardan istendiği zaman Allah'a şirk koşulmuş, ona ortak edinilmiş olur. Allah korusun!) Ziya Eryılmaz



[27] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/31-32.



[28] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/32.



[29] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/32.



[30] Bu hadis Tirmizi, İbn-i Mace, Ebu Davut ve Nesai tarafından rivayet edilmiştir.


Yine Tirmizi bunun sahih bir hadis olduğunu söylemiştir.



[31] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/32-33.



[32] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/33.



[33] Şirk: Allah'tan başkasına veya Allah ile birlikte başkasına da ibadet etmektir. Allah'tan başka yaratıcının varlığına inanmak da yine şirktir. Bu Allah'tan başkası kim olursa olsun birdir. Sonuçta bir yaratılmış, fiillerde ve özelliklerde yaratana ortak koşulmuştur. Şirki ortaya koyan asıl nokta bu­rasıdır.


Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/33



[34] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/33-34.



[35] Sapıklık hem inançda olabilir hem de hareketlerde. Allah'ın indirdiği Ölçülere göre inanılmıyorsa bu, inançta sapıklıktır. Onun koyduğu kanunlara göre hare­ket etmemek de amelde olan sapıklıktır. Yahudi ve hıristiyan örnekleri veril­mesi bunların haktan ayrılmış olduklarındandır. Ayet sadece bunları değil, doğru inançtan ve salih amelden ayrılmış herkesi kapsamaktadır.



[36]Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/34.



[37] Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/34.



[38] Açıklama: Fatiha sûresinden sonra söylenen "Amin" kelimesi sûreden değildir. Fatihayı okuduktan sonra imamın ve cemaatin amin demesi sünnettir. Tek başına okurken de yine amin denir. Peygamber Efendimizin şu hadisleri bunu göstermektedir. "İmam amin deyince siz de amin deyin." Amin sözcüğünün an­lamı: "Ey Rabbimiz, bizim dualarımızı kabul et!" demektir.


Ebu Bekir Cabir el-Cezâiri, En Kolay Tefsir, Mektup Yayınları: 1/34.

Hiç yorum yok: